Motivasyon davranışlarımız üzerinde büyük etkisi olan ve yaptıklarımızı birçok yönden şekillendiren içsel bir güç olarak tanımlanabilir (Streers and Porter, 1991). Bu güç düşüncelerimiz, hissettiklerimiz ve insanlarla etkileşimimiz üzerinde önemli ölçüde bir etkiye sahiptir. Günlük hayatımızda olduğu kadar sporda da motivasyon çok önemli bir yere sahiptir. Birçok sporcu ve takımın gerçek potansiyelini meydana çıkartabilmesi adına doğru miktarda ve yönde motivasyona ihtiyacı vardır.
Motivasyonu iç ve dış olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Eğer bir işi sevdiğimiz ve keyif aldığımız için yapıyorsak, o halde içsel motivasyona sahibiz demektir. Fakat davranışımızın ardında ödül beklentisi, cezadan kaçma, suçluluk veya utanma varsa o halde dış motivasyona sahibiz demektir (Ryan ve Deci, 2000).
Çoğu kişi iç motivasyonu “iyi” dış motivasyonu ise “kötü” olarak değerlendirir. Bu kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir. Sporda veya yaptığımız herhangi bir aktivitede başarılı olabilmek adına farklı türden motivasyonlara aynı anda ihtiyaç duyarız. Kimsenin sürekli olarak iç motivasyona sahip olarak bir aktiviteyi yapması mümkün değildir. En keyif aldığımız aktiviteleri bile düzenli bir şekilde yürütebilmemiz adına zaman zaman dışsal motivasyona ihtiyaç duyarız. Örneğin soğuk bir kış sabahı saat 6:00’da antrenmana gidiyorsak, belki de bizi yatağımızdan kaldırıp devam etmemizi sağlayacak olan güç antrenörümüzün bizi bekliyor olmasıdır. Başka bir sabah canımız istemese de kalkarız çünkü antrenmandan sonra çok daha iyi hissedeceğimizi biliriz. Aynı şekilde yine iç motivasyonumuz olmasa da gün gelir sadece maçı/yarışı düşünüp, kendimizi geliştirmeyi veya alacağımız sonucu hatırlayıp çıkarız yataktan. Dolayısıyla her ne kadar iç motivasyonumuzun varlığı, yani yaptığımız işi sevmemiz o işte başarılı olmamız için çok önemli bir faktör olsa da farklı dış motivasyonlarımızın varlığı o yolda yürümemizi sağlayan çok önemli etkenlerdir. İç motivasyonumuzu hissedemediğimiz günlerde disiplinimizi ve devamlılığımızı sağlayan, cebimizdeki dış motivasyon kaynaklarımızdır.
Motivasyonu Korumak ve Sürdürmek için Yöntemler
Motivasyonunuzun görece düşük olduğu günlerde hem iç hem de dış motivasyon kaynaklarını birlikte ele alan aşağıdaki dört yöntemden faydalanabilirsiniz:
Çoklu motivasyon tekniği: Farklı motivasyonları kombine edin ve sporunuz ile eşleştirin. Örneğin sabah kahvenizi antrenmandan sonraya bırakın. Sadece sporda dinlediğiniz bir müzik listeniz olsun veya sadece antrenmanda kullanabildiğiniz, sizi motive eden ekipmanlarınız olsun. Farklı motivasyonları antrenmanınızla eşleştirdiğinizde antrenmanı keyifli bulmadığınız günler onu eşleştirdiğiniz diğer motivasyon kaynaklarından güç alıp harekete geçmeniz daha kolay olacaktır.
Daha büyük ödüller için anlık ödülleri erteleyebilmeyi öğrenin: Yorgun bir günün ardından “hemen” önünüzde duran koltuğa uzanmak ve televizyon izlemek keyiflidir. Çünkü karşılığında aldığımız ödül bizi bekletmez. Oysaki bizim için daha değerli olan ve daha büyük olan ödüller (kazanmak, hızlanmak, güçlenmek, kilo vermek vb.) emek ister. Bu ödüllere ulaşmamız zaman alır. Düşünsenize çikolatanın o damağınızda bıraktığı tadı ve hazzı şu an yaşama şansınız varken, 5 kilo verdikten sonra alacağınız haz zaman olarak çok daha ileridedir. Beynimiz de bu ödülü ertelemek olmaktan haliyle pek hoşlanmaz. Şu an alacağımız ufak ödülleri (dinlenmek, tatlı yemek gibi), uzun vadeli ödüllere (kilo vermek, derecemizi geliştirmek) tercih eder (Mischel, Ebbesen, & Raskoff Zeiss, 1972). Bunun üstesinden gelmemizin tek yolu ise beynimizi bu konuda eğitmek ve anlık ödülleri erteleyerek bunu bir alışkanlık haline getirmemizden geçer.
Hedef belirlemenin önemi: Unutmayın ki her gün çok büyük bir istekle, istikrarınızı korumanız mümkün değildir. Kendinize ulaşılabilir ve gerçekçi hedefler koyun. Bu hedefleri motivasyonunuzun düşük olduğu günlerde kendinize hatırlatarak harekete geçmeyi bir alışkanlık haline getirin.
Canınızın isteğini bir kenara bırakın. İsteklerimiz davranışlarımızın üzerinde ancak bizim onlara izin verdiğimiz kadar kontrole sahiptirler. Bu sebeple “Canınızın istememesi demek o işi yapmayacağınız anlamına gelmez. Canınız istemese de güzel bir antrenman çıkartabilir veya canınız istese de tatlıyı yememeyi tercih edebilirsiniz. Bu sebeple canınızın ne istediğini bir kenara bırakabileceğinizi ve kontrolün sizde olduğunu kendinize hatırlatın.
REFERANSLAR
Mischel, W., Ebbesen, E. B., & Raskoff Zeiss, A. (1972). Cognitive and attentional
mechanisms in delay of gratification. Journal of personality and social psychology,
21(2), 204.
Ryan, R. M., & Deci, E. L. (2000). Self-determination theory and the facilitation of intrinsic
motivation, social development, and well-being. American Psychologist, 55, 68-78.
Steers, R. M., & Porter, L. W. (Eds.) (1991). Motivation and Work Behavior (5th ed.). New
York: McGraw-Hill.
Comments